Mali sistemin entegrasyonu, küreselleşme ve teknolojik gelişmeler; ülkeler arasında, suç gelirlerinin aklanmasını (Anti Money Laundering - AML) ve terörizmin finansmanını (Counter Terrorism Financing - CTF) önleme konularında işbirliği sağlanmasını zorunlu kılmaktadır. Yüksek önceliklerin atfedildiği risklere ilişkin ortak bir kavrayışın geliştirilmesi, aklama ve terörün finansmanı tehditleri üzerinde en büyük etkiyi yaratacak olan kamu ve sektör kaynaklarının daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamaktadır.
Mali Eylem Görev Grubu (FATF) üye ülkelerin Bakanları tarafından 1989 yılında kurulan uluslararası bir kuruluştur. FATF, ayrıca, diğer uluslararası paydaşlarla işbirliği halinde uluslararası finansal sistemin kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla ulusal düzeydeki zayıf noktaları tespit etmeye çalışmakta ve uluslararası mali sistemin bütünlüğüne karşı kara para aklama ve terörün finansmanının yanı sıra diğer tehditlerle mücadeleye yönelik mevzuat, düzenleme ve tedbirlerin etkili bir şekilde uygulanması için gereken standartları belirlemektir.
Bu kapsamdaki yükümlüler; bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, kriptopara, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri vb. dir.
Söz konusu yükümlüler, müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin; müşterilerinin mesleği, ticari faaliyetleri, iş geçmişi, mali durumu, risk profili ve fon kaynaklarına dair bilgiler ile uyumlu olup olmadığını;
amacıyla gerekli tedbirleri almaları hususları düzenlenmiştir.
Suç gelirlerinin aklanması ile daha etkin mücadele edilebilmesi ve mali sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için, bir takım yükümlülükler getirilmiştir. Bu yükümlülüklerin en başında; yükümlülerin, müşterileri ve müşterilerinin faaliyetleri ile ilgili olarak yeterli düzeyde bilgi sahibi olması için “müşterini tanı” ilkesi yer almaktadır. Müşterini tanı tedbirleri kapsamında; teknolojik risklere karşı tedbir alınması, riskli ülkelerle ilişkiler ve sıkılaştırılmış tedbirler şeklindeki tedbirler yükümlüler tarafından yerine getirilmelidir. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ulusal mevzuatlarına göre; idari ve para cezaları ve hatta faaliyetlerini sonlandırılması riskleriyle karşı karşıya kalabilmektedir.
Bu kapsamda; yükümlülerin gerek iş ilişkisi tesisinde gerekse iş ilişkisi tesis edilmesini müteakip izleme (screening – customer monitoring – check your customer) ve kontrol faaliyetleri esnasında müşterileri ve müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerle ilgili olarak çeşitli kriterleri esas alarak ve risk temelli bir yaklaşımla mevzuat açısından bir değerlendirme yapmaları gerekmektedir.
FATF tarafından da belirtildiği üzere “İş ilişkisine girilecek kişi ve kurumların uluslararası alanda sakıncalı kişi/kuruluş listeleriyle karşılaştırılması ve bu tür listelerin takibinin yukarıda sözü edilen risk temelli yaklaşımla yerine getirilmesi bu sistemin doğal ve kaçınılmaz bir parçası olacaktır".
Servislerimiz, entegrasyon süreçleri, demo talebi veya size özel çözümlerimiz konusunda bizimle iletişime geçebilirsiniz.